Semih Kuru - 28 Haziran 2017
Bugünkü
yazımızda Stephen King’in kitaplarından uyarlanan en iyi beş filmden
bahsedeceğiz.
İlk
romanı Carrie'nin 1974 yayınlanmasından bu yana Stephen King’in neredeyse
yazdığı her kitap, her öykü büyük ilgi gördü. Eserlerinin kalitesi ve sinematik
tarzı, evrensel anlamda dehşet verici kavramlarla birleştiğinde son kırk yılda
birçok kez beyazperde veya TV’de arzı endam etti. Tabii yapılan işlerin
kalitesi değişiyordu. Her eser sonuçta yazarının evladı gibi oluyor.
Dolayısıyla ne kadar kaliteli işler olsa da, hatta ne kadar iyi yönetmenlerin
elinden çıksa da bu filmler her zaman Stephen King’i memnun etmediler.
Hatta çoğu zaman etmemiş diyebiliriz. Örneğin Kubrick’in çektiği Shining
filmini beğenmemiş ve kendisi televizyon için başka bir Shining daha çekmiş.
Keşke herkes iyi olduğu işi yapsa deyip bu bahsi kapatalım.
Ağustos
2017’de hayranlarının uzun süredir bekledikleri Kara Kule ve Eylül ayında
ise bu listede de yer verdiğimiz It filminin yeniden çevrimiyle
radarımıza yakalanan King’den en beğendiğim beş filmi listeledim. Tabii bir
takım kriterlere göre oluşturulmuş bir liste de olsa sonuçta herkesin kendine
göre bir en iyisi vardır. Onu da siz yoruma bırakırsanız güzel olur.
The Shawshank Redemption
– Esaretin Bedeli (1994)
İlk
filmimiz sadece bu listede değil IMDb tarafından hazırlanan listenin de uzun
yıllardır en zirvesinde olan ve artık modern bir klasik olarak da
adlandırabileceğimiz The Shawshank Redemption ya da
ülkemizde bilinen adıyla Esaretin Bedeli. Film King’in “Rita Hayworth and Shawshank Redemption”
adlı hikayesinden Frank Darabont tarafından senaryolaştırılmış ve yönetilmiş.Andy
Dufresne rolünde Tim Robbins, EllisBoyd 'Red' Redding rolünde ise Morgan
Freeman’ı izliyoruz.
Hikayeyi
muhtemelen hepiniz biliyorsunuz. Başarılı ve zeki bir bankacı olan Andy
Dufresne karısını öldürmek suçundan cezaevine girer. Cezaevinin çehresini
değiştirirken bir yandan da buradan kurtulmanın yollarını arar.
Film
neden bu kadar sevildi derseniz eşi benzeri olmayan, farklılıklarının ötesine
bakmayı, anlatmayı başaran bir film olmasından belki de. Film, Red ve Andy arasında
ırk, eğitim düzeyi, sınıfsal farklılıklar gibi tüm yüzeysel şeyleri bir kenara
bırakan muazzam dostluğu izleyiciye başarıyla aktarıyor.
The Shining - Cinnet
(1980)
Ekonomik
sıkıntı yaşayan bir yazar olan Jack Torrance (Jack Nicholson), karısı (Shelley
Duvall) ve oğlu ile şehirden izole bir otelde kışın bir nevi bekçilik
yapmak üzere teklif edilen işi kabul eder. Bu ıssız yerde bir yandan kitabını
yazarken bir yandan da para kazanacaktır. İlk bakışta çok cazip geliyor değil
mi?
Stephen
King’in Türkçe’ye “Medyum” olarak
çevrilen aynı isimli kitabından uyarlanan filmin yönetmeni ise Stanley
Kubrick’tir. Ne yazık ki Kubrick ve King’in yıldızı pek barışmamıştır.
Kubrick
filmde muhteşem iç plan setler oluşturmuştur. Korku filmlerinden aşina
olduğumuz sıkışık, karanlık dar mekanların aksine devasa, ürkütücü ve zekice
aydınlatılmış iç mekanlar kullanılmıştır. Belki de bu yüzden bazı eleştirmenler
Shining
için bir tür filmi değil, Kubrick filmi diyorlar.
The Green Mile – Yeşil Yol
(1999)
Stephen
King’e olan hayranlığı ile bilinen Frank Darabont’dan başarılı
bir film daha. Senaryosu da Darabont’a ait olan film Esaretin Bedeli’nde olduğu
gibi yine cezaevinde geçiyor ve yine siyah adam ile beyaz adam arasındaki ilişkiyi
konu alıyor. Ancak bu kez Esaretin Bedeli’nden farklı olarak dram ve fantastik
öğeler bu filmde birleşiyor.
The
Green Mile – Yeşil Yol’un başrol oyuncuları Tom Hanks, David Morse ve Michael
Clarke Duncan.
Tecavüz
ve cinayet suçlarından idam cezasına çarptırılan John Coffey (Michael Clarke
Duncan) ABD’de ölüme mahkum edilenlerin tutulduğu özel bir bölüm olan Death Row’a
gönderilir. Death Row’daki gardiyanlar Paul Edgecomb (Tom Hanks) ve Brutus
'Brutal' Howell gelen bu dev gibi adamın aslında doğaüstü güçleri ve aynı
zamanda ne denli yufka bir yüreği olduğunu öğrenirler.
Yeşil
Yol dünya genelinde yaptığı 286.8 milyon dolar gişe ile Stephen King’in
eserlerinden uyarlanan filmler arasında en fazla hasılatı yapan film olma
özelliğini taşıyor.
Misery – Ölüm Kitabı (1990)
Bu
tip bir film çekecekseniz oyuncu listenizin en başında kesinlikle Kathy Bates
olmalı. Bates duygusal gelgitler arasında o kadar hızlı geçişler yapıyor ki siz
izlerken bile zorlanıyorsunuz. Bu başarılı oyunculuğu da ona Oscar’ı getiriyor
zaten.
Filmin
yönetmeni Rob Reiner, senaryo ise William Goldman’a ait. Filmde Bates’e James
Caan eşlik ediyor.
Stephen
King'in gündelik hayattan korkular çıkarma konusunda inkar
edilemez bir deha kesinlikle. Örneğin, "Misery" i ele alalım; kendisini
bir yazarın "1 numaralı hayran" ı olarak gören orta yaşlı bir kadın.
Ne kadar tehlikeli olabilir ki? Ne kadar tehlikeli olduğunu yazar kitaba istediği
sonu yazmayınca görüyoruz.
1408 (2007)
Yazacağım
son film yazarın kısa bir hikayesinden Matt Greenberg, Scott Alexander ve Larry
Karaszewski tarafından senaryolaştırılan 1408. Filmi Mikael Håfström yönetmiş.
Paranormal
olayları araştıran ve bunların birer düzmece olduğunu ispata çalışan yazar Mike
Enslin’in (John Cusack) Dolphin Otel’in 1408 numaralı odasına ilişkin iddiaları
yerinde görmek üzere otele gider ve otel müdürü Gerald Olin’in (Samuel L.
Jackson) tüm vazgeçirme çabalarına karşın odaya yerleşir. Sonrası renk.
Cusack
filmin ilk otuz dakikası boyunca neredeyse tek kişilik bir gösteri sergiliyor izleyenlere.
Bu süre boyunca Enslin’in düşüncelerini
ve korkularını tamamen öğreniyoruz. Geçen her saat Enslin için tasarlanmış ve
hayatındaki her trajediyi kendisini şaşkına çeviren bir gerçeklikte ona tekrar yaşatan
kâbuslar
içinde
kayboluyor.
Stephen
King için alışılmış bir kalite, John Cusack’ın ise
kendini kanıtladığı bir film.
Bu
yazımızda Stephen King’in kitaplarından uyarlanan en iyi filmlerden
bazılarını yazdık. Yazının başında da belirttiğimiz gibi herkesin en iyisi
farklıdır. Bu listede olması gerektiğini düşündüğünüz bir film varsa yoruma
bırakabilirsiniz.
Mutlaka İzlemeniz Gereken 5 Stephen King Filmi
Reviewed by sineMakale
on
Haziran 28, 2017
Rating:
Hiç yorum yok: