Aykut Alasonyalılar - 28 Nisan 2017
Bugün blogumuzun konuk bir yazarı var. Üniversite yıllarından tanıdığım ve sinemaya yakın ilgi duyduğunu bildiğim bir dostumdan 2017 yılında önümüzdeki birkaç ayda izleyeceğimiz kayda değer filmlere göz atmasını istemiştim. O da sağ olsun bu ricamı kırmadı yakın gelecekte beyazperdede izleyeceğimiz belli başlı filmlere ilişkin görüşlerini bizimle paylaştı. İşte o filmler:
Bugün blogumuzun konuk bir yazarı var. Üniversite yıllarından tanıdığım ve sinemaya yakın ilgi duyduğunu bildiğim bir dostumdan 2017 yılında önümüzdeki birkaç ayda izleyeceğimiz kayda değer filmlere göz atmasını istemiştim. O da sağ olsun bu ricamı kırmadı yakın gelecekte beyazperdede izleyeceğimiz belli başlı filmlere ilişkin görüşlerini bizimle paylaştı. İşte o filmler:
THE
CIRCLE
Daha önce “Kral İçin Hologram” adlı eseri aynı isimle filme
çevrilmiş olan yazar Dave Eggers’in bir başka kitabı daha
beyazperdede. İlginçtir ki bu yapımda da bir önceki filmde olduğu gibi Tom
Hanks başrolde oynuyor. Yönetmenliğini ve senaryo yazarlığını
James Ponsoldt’un üstlendiği filmde Tom Hanks’e
Emma
Watson, Bill Paxton, Karen Gillan ve Star Wars:The Force Awekens
filminden tanıdığımız John
Boyega eşlik ediyor.
Bu hafta vizyona giren The
Circle filminin konusuna da sürpriz bozan (spoiler) içermeyecek şekilde
kısaca bir göz atalım dilerseniz. Mae Holland (Emma Watson), dünyada
internet denildiğinde akla gelen en güçlü şirketlerden biri olan Circle’da
işe başlar. Mae hayatının fırsatını ve düşlerindeki işi bulduğunu düşünse de, bir
süre sonra kendisinin, dostlarının, yakınlarının ve hatta insanlığın kaderini etkileyecek
bir gerçekle karşı karşıya olduğunu anlar. Bir kadının hırsı ve idealizmiyle
başlayan macera bir anda bizi gerilimin içine sürükler. Şirketin dünya üzerinde
yaşayan milyarlarca insanın özel hayatı ile ilgili ne kadar çok şey bildiğini, kişisel
özgürlükleri nasıl hoyratça ihlal ettiğini öğrendikçe Mae’nin düşünceleri
değişmeye başlar. Film, bir bakıma Aldous Huxley’nin “Cesur Yeni Dünya” ve George
Orwell’in gerek yazıldığı dönemde gerekse büyük bir önseziyle bugün devletlerin
totaliter yapılarını ele alan ikonik romanı “1984” ü andırmakta.
GUARDIANS
OF THE GALAXY 2
İlk film başarısından
sonra yine yönetmen Peter Gunn’ın eline teslim edilen serinin ikinci filminin oyuncu
kadrosunda Chris Pratt, Zoe Saldana, Dave Bautista’nın yanı sıra Vin
Diesel ve Bradley Cooper da sesleriyle yer alıyor. Film, Marvel’in
sinematik evreninin 15. filmi olma özelliğini de taşıyor. Bu filmde kadim düşmanlar
yeni dostlara dönüşürken bir yandan da artık Star Lord olan Peter Quill’in
gizemli geçmişi yavaş yavaş ortaya dökülüyor. Quill’in babası rolünde eski kurtlardan
Kurt Russell rol alırken bizi bir sürpriz daha bekliyor. Guardians of the
Galaxy takımının esas oğlanlarında ve Marvel Sinematik Evreni’ne Yondu
vasıtası ile katılan Stakar Ogord rolünü Sylvester Stallone üstlenmiş. Stüdyo
birkaç gün önce yaptığı açıklama ile Stallone’nin Marvel evreninde kalıcı
olmasını istediklerini dile getirdi. Bu filmi de bu haftadan (28 Nisan 2017) itibaren
sinemalarda izleyebiliriz.
KING
ARTHUR: LEGEND OF THE SWORD –KRAL ARTHUR: KILIÇ
EFSANESİ
İşte bu senenin en ağır toplarından biri. Kral
Arthur: Kılıç Efsanesi. Kim bilir kaç defa bu hikâyeyi seyrettik. Yönetmenliğini
kariyerinin düşüşte olduğu iddiaları ortalıkta dolanan Guy Ritchie’nin yaptığı
filmin oyuncu kadrosunda Charlie Hunnam, Jude Law, Eric Bana,
Annabelle Wallis, Djimoun Hounsou olunca bir sinemaseverin ilgisini
çekmemesi şüphesiz imkansız. Bu kadroya ek olarak Karayip Korsanları’nın
güzeller güzeli denizkızı Astrid Berges-Frisbey, Game Of Thrones’un Lord Baelish’i Aidan
Gillen da yer alıyor. Hatta bir kabile reisi olarak ağır makyaj altına
girmiş David Beckham’ı görmeniz mümkün.
Film, artık neredeyse dünyada herkesin üzerinde
birkaç cümle söyleyebileceği camelot efsanesini yeniden ele alıyor. Arthur,
şehrin arka sokaklarında ve doğuştan gelen haklarını yitirmiş biri olarak zorlu
bir hayat sürerken Excalibur’u taştan çekmesiyle istese de istemese de gerçek
mirasını kabul etmek zorunda kalıyor. Epik bir film bir yapmak isteyen yönetmen
Guy
Ritchie ve filmin yapımcılar altı seriyi bulması hedeflenen destansı
bir yapım planlıyorlar. Filmi 12 Mayıs’tan itibaren beyazperdede
izleyebilirsiniz
THE
WALL
Dram ve gerilim öğeleri de taşıyan bir savaş filmi
olan The Wall, Irak’ta iki Amerikan askerinin bir keskin nişancı tarafından hedef
alınmasını anlatıyor. İki Amerikan askeri ve keskin nişancı arasında, dolayısıyla
yaşamla ölüm arasında, sadece yıkılmaya
yüz tutmuş bir duvar bulunmaktadır. Yine sıradan bir “kahraman Amerikalılar”
filmi görmeye hazırlıklı olmamız fikrini cebimize koymakla birlikte, filmin
yönetmen koltuğunda Bourne filmlerinin yapımcısı olan Doug Liman olunca normalde
oldukça riskli olan dar mekanda az kişiyle ustaca kotarılmış (filmde sadece
dört oyuncu rol alıyor) bir gerilim filmi izleyeceğimiz ihtimali de bir hayli
yüksek.
Filmin oyuncu kadrosunda Kick-Ass serisi ile
tanıdığımız daha sonra da Kaptan Amerika Kış Askeri ve Transformers Ultron
Çağı’nda Quicksilver rolünde izlediğimiz Aaron Taylor-Johnson’un yanı sıra, John
Cena, Spencer Thomas ve Laith Nakli yer alıyor. Filmin Mayıs
ayında vizyona girmesi planlanıyor.
ALIEN
COVENANT
İlki 1979 yılında çevrilen ve bu tarihten sonra
kendi serisinin yanı sıra Predator serisiyle de ustaca birleştirilen
Alien
– Yaratık
filmlerinin sonuncusu Alien Covenant, ilk filmin de
yönetmeni olan Ridley Scott’a emanet edildi. Filmi seyreden eleştirmenler de Ridley
Scott’un filmin hakkını verdiğini konusunda hemfikirler. Ridley
Scott ise bu filmin ilk filmin yakınlarında dolaşacağını ve yeni bir
uzaylı üçlemesinin bir halkası olacağını dile getirdi. Ama bunu söylerken
2012’deki Prometheus bu serinin halkalarından biri mi yoksa değil mi işte buna
ilişkin herhangi bir ipucu vermedi.
Ridley Scott 1992’deki David Fincher’ın yönettiği üçüncü
filmi ve serinin sonraki filmleri hakkında görüş bildirmekten uzun süre kaçınsa
da yıllar sonra kesinlikle beğenmediğini itiraf etmişti. Anladığımız kadarı ile
sazı tekrar eline almaya karar verdi.
Film, insanları yaratan tanrıların evi olduğu
düşünülen ve cennet olarak da adlandırılan Prometheus’da seyrettiğimiz gezegene
de yer veriyor. Hatta güzeller güzeli Charlize Theron’u bir press gibi
ezen uzay gemisi de hala orada.
Filmin başrollerinde Michael Fassbender, Katherine
Waterston, Billy Crudup, Danny McBride yer alıyor. Michael Fassbender’i bu
kez android David değil de başka bir android olan Walter rolünde izleyeceğiz.
Önceleri Alien: Paradise Lost olarak düşünülen filmin
ismi daha sonra bazı karışıklıkların önüne geçmek için Alien: Covenant olarak
kalmış. Covenant’ı Türkçe’ye sözleşme ya da anlaşma olarak çevirmek mümkün. Burada
bahsedilen sözleşme, kutsal kitaplardaki ayetlerde, Tanrı ile İsrailoğulları
arasındaki, Tanrı’nın Dünya’yı Nuh Tufanı’nda yaptığı gibi bir daha asla
temizlememesi üzerine yapılan ifade ediyormuş. Bu sözleşmeye göre,
İsrailoğulları Tanrı’nın buyruklarını eksiksiz yerine getirecek buna karşılık ise
Tanrı da onları adil bir şekilde yargılayacaktır.
Filmin baş kadın oyuncusu olarak ilk olarak Rebecca
Ferguson düşünüldüyse de daha sonra rol Katherine Waterston da
kaldı. Böylece Katherine Waterston ve Michael Fassbender “Steve Jobs” tan
sonra ikinci kez bir filmde bir araya gelmiş oldular. Film 12 Mayıs’ta vizyona
giriyor.
PIRATES
OF THE CARIBBEAN DEAD MEN TELL NO TALES - KARAYİP KORSANLARI SALAZAR’IN
İNTİKAMI
Anlaşılan şu ki,
önümüzde pek çok serinin devam filmlerini seyredeceğimiz bir yaz olacak.
Karayip Korsanları da bu filmlerden bir tanesi. Bizim sektördekiler yine
orjinal ismine rahmet okutacak şekilde bir isim seçmişler.
Öte yandan bu filmin adı çok daha başka olabilirdi.
Çünkü başlangıçta başrol oyuncusu olarak Christoph Waltz’ın adı yazılmıştı ve
rol onda kalsaydı Yüzbaşı Marka olarak filmde yer alacaktı. Ancak, iş
sözleşmeleri nedeniyle Christoph Waltz rolü alamayınca rol Javier
Bardem’e verildi. İspanyol köklerine eşlik etmesi için Kaptan’ın ismi
Marka yerine Salazar olarak değiştirildi.
Filmin başrolleri serinin tüm filmlerinde yer almış Johnny
Depp, Geoffrey Rush ve Martin Kleba dışında, özlediğimiz
simalar arasında yer alan Keira Knightley ve Orlando
Bloom ile Kaya Scodelario, David Venham, Javier Bardem yer alıyor. Paul
McCartney de konuk oyuncular arasında.
Filmin yönetmen koltuğunda ise Norveçli iki isimde
karar kılınmış ve Joachim Rønning ile Espen Sandberg’e
emanet edilmiş. Film 26 Ağustos’ta vizyona girecek.
Filmleri izledikten sonra blogumuz üzerinden
görüşlerinizi paylaşmanız bizi mutlu eder… Şimdiden herkese iyi seyirler.
Üç Vakte Kadar İzleyeceğimiz Filmler
Reviewed by sineMakale
on
Nisan 28, 2017
Rating:
Hiç yorum yok: