Aydın Sever - 19 Mayıs 2017
2005 yapımı James McTeigue imzalı "V for Vendetta" muhafazakar iktidarların uyguladığı korkutma ve sindirme politikalarının insanların yaşamında nelere mal olduğunu anlatan ve alt metin yönünden zenginliği ile göze çarpan bir yapımdır.
2005 yapımı James McTeigue imzalı "V for Vendetta" muhafazakar iktidarların uyguladığı korkutma ve sindirme politikalarının insanların yaşamında nelere mal olduğunu anlatan ve alt metin yönünden zenginliği ile göze çarpan bir yapımdır.
Wachowski’lerin yapımcılığını Joel Silver ile beraber
üstlendiği ve yönetmenliğini "Matrix" filmlerinde yönetmen
yardımcılığı yapan James McTeigue’nin üstlendiği filmde geleceğin İngiltere’sinde
halkta savaş sonrası oluşan korkuyu ve insanların güven içinde yaşama
ihtiyacını kullanarak iktidara gelen hükümetin; baskı rejimi uygulaması, özel
hayatlara müdahale etmesi, muhalif grupları zorbalıkla sindirmesi, bununla da
yetinmeyip insanlar üzerinde deneyler yaparak tek tip insan yetiştirmeye
yönelik çalışmaları finanse etmesi ve yönetmesi anlatılır.
Hükümetin bu eğilimleri ve bunların insanların hayatına olan
etkileri altı çizili bir şekilde anlatılırken film bunu binlerce kişinin
ölümüyle sonuçlanan deneylerden sağ çıkmayı başaran, yaşamını kendisini bu hale
getirenlerden intikam almaya adayan aynı zamanda toplumsal kurtuluşu da düşünen
V'nin (Hugo Weaving) hikayesini merkeze alarak yapar.
V vücudundaki deformasyondan sonra sadece maske ile
dolaşabilmektedir. Taktığı maske 5 Kasım 1605 te İngiliz Parlamentosunu havaya
uçurmak isteyen fakat yakalanan ve bu amacına ulaşamayan Guy Fawkes’a aittir. V
onun yarım bıraktığı işi bitirmek istemektedir.
Filmin başında Evey (Natalie Portman) ile tanışan ve onu
kurtaran V, iktidara karşı olan eylemler sonucunda anne ve babasını kaybeden bu
kızın içindeki korkuyu atmasına, kendisini tanımasına ve aydınlanmasına
yardımcı olacaktır. (Filmde Evey’nin aydınlanmayı yaşadığı sahne slow motion ve
yağmur altında verilir.)
İktidardaki partinin tahammülsüz lideri Adam Sutler’a (John
Hurt) karşı olan savaşını adım adım sürdüren V bir nevi Hitler portresi olan bu
adama gün geçtikçe yaklaşmaktadır. V’nin amacı kendisine bunu yapanları teker
teker öldürmektir. Adalete inancı kalmamış olan ve her işini artık kendisinin
yapması gerektiğini hisseden V sırayla herkesi öldürerek Adam Sutler’a kadar bu
işi getirir. Hükümetin denetiminde olan bir yayın kuruluşunu basarak halka 5
Kasım’da parlamento binasında toplanma çağrısı yapan V, herkese Guy Fawkes
maskesi gönderir ve metroda kurduğu patlayıcı sistemi harekete geçirmek üzereyken
Evey ile karşılaşır. V o ana kadar parlamentoyu havaya uçurmaktaki
kararlılığından vazgeçer ve kendi meselesini halletmeye gider. Bu konudaki
tasarrufu Evey’e bırakmıştır. V, Sutler ve adamlarını öldürür ve kendisi de
ağır yaralanır. Evey’nin kollarında aşkını ona itiraf ederken ölür. Evey eylemi
harekete geçirip geçirmemekte kararsızdır. V'nin bütün adımlarını takip etmeye
çalışan ve aklı komplo teorileriyle biraz karışık olan dedektif Finch Evey’i
bulur fakat son kararında onu durdurmaya çalışmaz. Guy Fawkes maskeli halkın
gözü önünde havaya uçan parlamento artık bir dönemin sonu olarak anılacaktır.
Amerikan halkına 11 Eylül’den sonra yaşatılan korku ve
halktaki oluşan bu etkiyi kullanarak hayata geçirilen sindirme politikaları ve
özel hayata yapılan müdahaleler açısından benzerlikler taşıyan yapım özellikle
V'nin diyaloglarında da geçtiği gibi halkın devlet için değil devletin halk
için olduğunu vurgular.
Alan Moore’un çizgi roman uyarlaması olan yapımda Wachowski
kardeşler tüm filmlerinde olduğu gibi yine yerleşik düzene karşı olan bir filme
soyunmuşlar ve yönetmen James McTeigue ile birlikte oldukça iyi eleştiriler
almışlardır.
V’nin alt metin barındıran diyalogları bir çizgi roman
uyarlamasına göre oldukça üst seviyededir. Toplum siyasetinden global siyasete
kadar geniş bir yelpazede evrensel sorunlara değinen film, dikta rejiminin ve
özgürlüklerin kısıtlanmasının, diğer bir deyişle muhafazakarlığın insanlık
adına nasıl bir tehlike olduğunu gözler önüne serer.
Filmin başarısı bahsettiği sorunu doğru bir şekilde işleyip
bize hissettirebilmesinde yatar. Bunun dışında anarşizmi ve şiddeti şiirselleştiren
bir film çıkmıştır ortaya. Diğer hoş bir ayrıntı ise 1984 filminde düzene karşı
çıkan Winston Smith rolündeki John Hurt’ı bu kez tam tersi bir rolde, düzenin
yaratıcısı ve uygulayıcısı Adam Sutler rolünde hükümetin başında görmemiz. Bunun
dışında filmde Londra’daki iki önemli bina havaya uçurulur. Bu binalar Londra
Ağır Ceza Mahkemesi ve Westminister Sarayı’dır. Müzikle sahnenin uyumunun
oldukça güzel olduğu bu sahnede fonda Çaykovski’nin 1812 Uvertürü yer alır.
Oyuncu kadrosundaki isimlerin enfes performanslarından da
bahsetmeden geçmeyelim. Her türlü bakış ve mimikten uzak maske altındaki bir
performansı düşünecek olursak, V'yi
oynayan Hugo Weaving, ses tonu ve beden diliyle bu dezavantajlarını ortadan
kaldırır. Hatta bu durumu kendisi için bir avantaja bile çevirir. Aynı şekilde
Natalie Portman’ın Evey yorumu ile John Hurt’ın çizdiği Adam Sutler portresine
ise hayran olmamak elde değildir.
Filmin eksilerine gelecek olursak öncelikle bu kadar iyi
malzemeyle filmin daha iyi bir şekilde kotarılabileceği insanın zihnini
kurcalıyor. Bu kadar düzen karşıtı mesajlar içeren bir filmin biraz Hollywood
klişelerinden uzak ve bağımsız yönünün daha güçlü olması gerektiği kuşku
götürmez bir gerçek. Öncelikle bu kadar idealist bir kişinin aşık olması ve
böyle bir filmde bile illaki aşk bulunması ve bu durumun eksik kalan puzzle ın
tamamlandığı şeklinde izleyicilere sunulması filmin konusuyla ve anarşizme
kadar giden alt metinleriyle paralellik taşımıyor.
Başka birtakım eksiklikleri de dile getirme yanlısı bir yazı
oluşturma amacımız olmadığı için V for Vendetta’nın bardağın dolu tarafına
bakarak söylemleri ve duruşu açısından günümüzde yaşananları biraz olsun
bizlere resmetmesi bile kanımızca iyi bir film olarak anılması için yeterli bir
sebep olarak görünüyor.
Aynaya Baktığınızda Suçluluk Duyuyorsanız Gerçekleri Öğrenmişsinizdir
Reviewed by sineMakale
on
Mayıs 19, 2017
Rating:
Hayatımın en unutulmaz filmlerinden bir tanesi. Kaç kez izlediğimi hatırlamıyorum. Üniversite yıllarımda edebiyat dersi için evet edebiyat dersi için, kamera açılarını dahi incelediğim ve anlam yüklediğim muhteşem ötesi bir film bu. @bw
YanıtlaSilHaklısınız... Bıkmadan tekrar tekrar izlenebilecek bir film...
Sil