Bıçak Sırtında Bir Film…

Semih Kuru - 09 Mayıs 2017

Philip K. Dick’in (ki buraya tıklayarak kendisi hakkında ayrıntılı bilgi alabilirsiniz) kaleminden çıkmış muhteşem bir eser olan “Androidler Elektrikli Koyun Düşler mi?” adlı romanını temel alan Blade Runner- Bıçak Sırtı, usta yönetmen Ridley Scott’un kamerasıyla buluştuğu 1982 yılında gişede olmasa da türün hayranları arasında fırtınalar estirmişti. Film sadece kara film özellikleri ile değil aynı zamanda distopik sanat yönü nedeniyle de o gün bugündür kült bir film olarak anılıyor. Kullanılan setlerden, tasarımlara, kıyafetlerinden, stiline kadar her şeyin tasarlanan karanlık gelecek tasvirini izleyiciye yansıtmakta oldukça başarılı olduğu film bugün hala kara filmin en önemli örneklerinden biri sayılıyor.

İlk filmden 35 yıl sonra vizyona girecek olan ve geçtiğimiz yıl yönetmenliğini yaptığı Arrival filmiyle isminden oldukça fazla söz ettiren Denis Villeneuve’nun yönettiği Blade Runner 2049’dan yayınlanan fragmanı gördüğümüzde gerçekten heyecanlandığımızı söylememiz gerekir. Elbette ilk filmin büyüsünü yakalayıp yakalayamayacağını film vizyona girdikten sonra anlayabileceğiz. Ama fragmandan gördüğümüz kadarıyla ilk filmin estetiği ve güzelliği abartı olmadan mantıklı bir şekilde geliştirilmiş.

Yönetmen Villeneuve, 2049'un zihin ve empati konusuna odaklandığını söyleyerek “seçkin noir aydınlatması, canlı renkleri ile ilk film, görüntü yönetmeni Jordan Cronenweth ve yönetmen Ridley Scott'ın zaferiydi” diyerek de ilk filme de hakkını teslim etmekten geri kalmıyor. İlk filmin görüntü yönetmeni olan Cronenweth 1996'da ne yazık ki öldü. Ancak Villeneuve’nun elinde Tutsak, Scario gibi filmlerde birlikte çalıştığı ve günümüzün başarılı görüntü yönetmenlerinden Roger Deakins var. Yönetmenin dediğine göre Blade Runner 2049 Deakins’in şimdiye kadarki en başarılı işi olacak. Tam bu yazıyı yazarken IndieWire sitesinden bir yazıya ilişti gözüm. Blade Runner 2049 neden görüntü yönetmeni Roger Deakins’in başyapıtı denen yazıda özetle, modern bilim kurgunun gelecekteki distopyayı yakalamak için genelde belirli bir renk tonu kullandığı ve yapım aşamasında sınırlı bir renk paleti yakaladığı ifade edilerek Blade Runner 2049’un fragmanında izlenebilen (her ne kadar fragmanın çoğu zaman yanıltıcı olabileceği belirtilse de) bir düzineden fazla farklı sahnede ise geniş kapsamlı bir ışık ve renk paleti kullandığını görüldüğü, filmin bu özelliği ile yakın geçmişte izlediğimiz herhangi bir bilim kurgu filminden farklı olacağı vurgulanıyor. (Yazının tamamına buradan ulaşabilirsiniz)

Biraz da filmin oyuncularından bahsetmek gerekirse, ilk filmin yıldızı olan Harrison Ford’a bu kez 2017 yılında En İyi Film Oscar’ını alan La La Land’ın yıldızı Ryan Gosling eşlik ediyor. Harrison Ford yeni filme ilişkin verdiği bir röportajda canlandırdığı Deckard karakterini yeniden beyazperdeye yansımasının öyküye dokunacağını ve böylece ilk filmle duygusal bir bağ oluşturacağı anlamını taşıdığını söylemiş. Uzun bir süre sonra bir karakteri geliştirmenin de ilginç olduğunu söyleyen Ford, Gosling’le çalışmaktan da son derece memnunmuş. Gosling de Harrison Ford’la çalışmaktan çok mutlu olduğunu söyleyerek, “filmde yer alma kararı aldıktan sonra her sahnede Harrison Ford’a danışma kararı almıştım. Gerçekten çok iyi bir ortak” diyor.