Steven Spielberg'in
1998 yapımı filmi "Saving Private Ryan" (Er Ryan’ı Kurtarmak)
kendisinden çok filmin başındaki "Omaha Sahili Çıkarması" sahnesi ile
ünlüdür.
Yaklaşık yirmi beş
dakika süren bu gri atmosferli, kanlı ve gerçeğe alabildiğine yakın ve bir nevi
belgesel tadındaki savaş sahneleri sinema tarihinde ilk defa bu kadar gerçekçi
bir biçimde seyirciyle buluşur.
Sahnenin başlangıcında çıkarma gemilerini ve içlerinden birinde yanındaki askerlerle birlikte filmdeki en önemli karakter Yüzbaşı John H. Miller’ı (Tom Hanks) görürüz. Nitekim gördüğümüz yüzbaşı daha önceki savaş filmlerinin çoğunda gördüğümüz subaylara hiç benzemez. Kahramanlık yapmaz Miller sadece hayatının hiçbir zaman hatırlamak istemeyeceği bu döneminde sağ kalmaya ve bunun için ne gerekiyorsa onu yapmaya çalışır. Ülke sevgisi yoktur onun gözünde çünkü bu ortamda yaşadığı hiçbir şeye bir anlam verememektedir. Nedeni ne olursa olsun insanların neden birbirini öldürdüklerini anlamamaktadır. Tek derdi sağ salim karısına ve çocuklarına dönmek olan Miller bu sahnede alabildiğine korkmuş ve tedirgindir. Kameramız yüzbaşının ellerini zoom lar. Elleri ciddi bir şekilde titremektedir. Yüzünde ürkek bir ifade vardır ve beraberindeki askerlerde de aynı psikolojiler hakimdir. Korku herkesi sarmıştır. Çünkü birazdan kapaklar açılacak ve üzerilerine mermi yağacaktır. Aynen beklediğimiz gibi olur ve en öndeki askerler anında ölür. Diğerleri de sıradan yaylım ateşine maruz kalırlar. Kimi canını kurtarmak için denize atlar. Onlar da suyun içine giren kurşunlarla ölür. İzleyici sanki bir haber programından canlı olarak savaşı takip ediyormuşçasına rahatsız olur, iğrenir, korkar, lanet yağdırır, üzülür. Kısacası yönetmenin yaşamasını istediği bütün duyguları alabildiğine yaşar izleyici. Atmosferin oluşumunda Spielberg'in kadrolu görüntü yönetmeni Janusz Kaminski'nin payı büyüktür. Kaminski'nin kurduğu bu görsel atmosfer savaşın acımasız gerçekliğinin izleyicide oluşmasında büyük pay sahibidir. İzleyicinin hissettiği her şey gerçeğe yakındır. Ölen koreografik bir şekilde ölmez. Vurulur ve kolu kopar. Etrafta iç organlarını arar. Bunları bir savaş muhabiri gibi izleriz.
Askerliğin ve savaşın
en kötü yanlarını bize yirmi beş dakika içinde anlatır Steven Spielberg.
Vatanseverliğe hiç girmez. Ölümün ucundaki askerlerin psikolojisini yansıtır. O
son dakikada neler olduğunu akıllarından neler geçtiğini bize olabildiğince
gerçekçi bir biçimde verir. Hatta yüzbaşının bu manzara karşısında geçirdiği
şok bize sessiz ve ağır bir biçimde sunulur. O anda yüzbaşının yaşadığı şokla
ilgili olarak empati kurmamızı sağlar yönetmen.
Savaşın ne kadar kötü
olduğu üzerine birçok savaş filmi vardır. Fakat savaşın ne olduğu ile ilgili en
iyi film kuşkusuz "Saving Private Ryan"dır.
Şimdi bu sahneyi birlikte izleyelim. İyi seyirler...
Kahramanlığın Ötesinde Savaşı Anlatan Bir Film
Reviewed by sineMakale
on
Mayıs 22, 2017
Rating:
Hiç yorum yok: