Aydın Sever - 21 Mayıs 2017
Steven Spielberg’in 1977 yılında çektiği aynı zamanda senaryosunu da yazdığı "Close Encounters of the Third Kind"(Üçüncü Türden Yakınlaşmalar) Uzaylıların düşman olarak lanse edildiği ve bunun üzerine senaryoların inşa edildiği sinemada, başka bir perspektiften bakarak uzaylılarla iletişim kurmayı temasında barındıran ve dost uzaylı kavramını sinemaya sokan ilk filmdir. Bilim kurgu sinemasında bir devrim olarak kabul edilen bu bakış açısı bilim kurgu senaryolarının da önünü açmış ve modernleşmesine öncülük etmiştir.
Steven Spielberg’in 1977 yılında çektiği aynı zamanda senaryosunu da yazdığı "Close Encounters of the Third Kind"(Üçüncü Türden Yakınlaşmalar) Uzaylıların düşman olarak lanse edildiği ve bunun üzerine senaryoların inşa edildiği sinemada, başka bir perspektiften bakarak uzaylılarla iletişim kurmayı temasında barındıran ve dost uzaylı kavramını sinemaya sokan ilk filmdir. Bilim kurgu sinemasında bir devrim olarak kabul edilen bu bakış açısı bilim kurgu senaryolarının da önünü açmış ve modernleşmesine öncülük etmiştir.
Çekildiği dönemde çağının ötesinde bir görsellik ve
efektlerin yer aldığı film 1977 yılında çekilmesine rağmen aradan kırk yıl
geçtiği halde hala kendini izletebilmektedir.
Spielberg’in filmografisinde de kendisinin çekmek
istediği ilk film olma özelliği taşır. Dost uzaylı kavramıyla çok haşır neşir
olmuş yönetmen "Jaws" ile yakaladığı gişe başarısını ve şöhreti bu
başarıdan sonra istediği filmleri çekmek için kullanmaya başlamıştır. İşte
Spielberg’in isteyerek çektiği ilk film "Close Encounters of the Third
Kind" dır.
BU NOKTADAN SONRA FİLM HAKKINDA SÜRPRİZ BOZAN İÇERİK VARDIR!
Film 1945 yılında kaybolan uçakların Mojave Çölünde
belirmesiyle başlar. Bilim adamları bu duruma bir anlam verememektedir. Bu
arada birtakım insanlar UFO’larla karşılaşırlar ve bu insanların hayatlarında
bazı değişiklikler olur. Roy Neary (Richard Dreyfuss) de bunlardan biridir. UFO
olayına şahit olmuş ve o günden beri zihninde sürekli bir nesne belirmeye
başlamıştır. Yaşantısında çılgınca şeyler yapmaya başlayan Neary’nin aile
hayatı da bu durumdan etkilenir ve en sonunda karısı evden ayrılır. Neary
zihninde canlanan görüntüyü evinde çamur ile şekillendirmeye çalışır. Bu arada
TV de bu görüntüye benzer bir tepe görür. O tepeye doğru yola çıkar. Neary
yalnız değildir. Kendisi gibi birçok insan vardır. Aynı şekilde oğlu kaçırılan
Jullian Guiler de zihninde canlanan bu tepeye doğru yola çıkmıştır. Tepeye
vardıklarında tabii ki ordunun burayı havada zehirli bir gaz olduğu için
karantinaya aldığını öğrenirler. Fakat Neary ve Guiler’ın bu durum hayatlarında
öyle büyük bir saplantı olmuştur ki bir şekilde tepenin en ucuna varırlar.
Burada bilim adamları ve hükümet uzaylılar ile iletişim kurmaya
çalışmaktadırlar. Fransız araştırmacı Claude (François Truffaut) uzaylılar ile
anlaşabilecekleri bir ses sistemi geliştirmiştir. Sonunda beklenen uzay aracı
gelir. Geliştirilen ses sistemi işe yaramıştır. Birkaç defa yapılan bu
karşılıklı nota alışverişi sonucu uzay gemisi yere yaklaşır ve yıllardır
kaybolan insanların aracın içinden çıktığına şahit oluruz. Jullian Guiler’in
oğlu da bunların içindedir. Roy Neary ise uzaylılar tarafından özel bir insan
olduğu düşünülerek götürülür.
Roy Neary filmde ilginç bir karakterdir.
Karşılaştığı UFO olayı bütün yaşantısını değiştirir. Bu olay sonrasında
çılgınca davranışlar sergileyen Neary, önce işinden sonra da ailesinden olur.
Artık tek bir dayanağı vardır. Zihninde canlanan şeklin ne olduğunu anlamak.
Sinemada en saplantılı karakterlerden birini başarıyla canlandıran Richard
Dreyfuss, Jaws’tan sonra Spielberg ile ikinci çalışmasından da yüzünün akıyla
çıkar. Spielberg filminde oyuncu olarak ünlü yönetmen François Truffaut’ya da
yer verir.
Spielberg ile besteci John Williams'ın birlikteliği
bu filmde de devam etmiştir. Williams’ın uzaylılarla iletişimde kullandığı
notalar aynen "Jaws" filmindeki köpekbalığının göründüğü sahnelerdeki
kadar basit, temaya uygun ve etkileyicidir.
Film daha sonradan E.T.’yi çekerek dost uzaylı
kavramına zirve yaptıracak olan Spielberg’in bu filmden önceki provasıdır da
denilebilir. Çünkü yönetmenin kendi ağzından en şahsi filmim E.T.’dir dediği
bilinmektedir.
"Close Encounters of the Third Kind"
sinemada yarattığı bakış açısıyla ve Spielberg’in kendi isteği ile çektiği ilk
film olması açısından önemli bir yapımdır.
Spielberg'den Devrim Yaratan Bir Film
Reviewed by sineMakale
on
Mayıs 21, 2017
Rating:
Hiç yorum yok: