Semih Kuru-13 Mayıs 2017
Bugün 13 Mayıs… Bundan tam üç yıl önce bugün, öğleden sonra
saatlerinde dalga dalga yayılan bir haberle Türkiye ölüm sessizliğinde boğuldu.
Bir madenci kenti olan Soma’da yedi yüzü aşkın işçi maden ocağında çıkan yangın
nedeniyle mahsur kalmıştı. Akşam saatlerinde tablo iyice ağırlaştı. Tüm
kurtarma girişimlerine karşın 17 Mayıs 2014 günü yapılan resmi açıklamada 301
maden işçisinin yaşamını yitirdiği ifade ediliyordu. Türkiye’de yaşanan en
büyük maden faciası ya da iş cinayeti olduğu ifade edilen Soma faciasında sorumlular hakkında
açılan davalarsa bugün, yani kazanın üzerinden üç yıl geçmesine rağmen hala
sonuçlanmamıştır. Evet madencilik zordur, meşakkatlidir, tehlikelidir. Ama
yüzlerce maden işçisinin ölümü de “bu
işin fıtratında ölmek var” diyerek geçiştirilecek kadar basit bir olay
değildir. Her ne kadar sinema üzerine
yazsak da, bu yazıyı yazarken dünyadaki ölümlü maden kazalarına baktım. Bu
sayıda madencinin yaşamını yitirdiği kazalar 19. yüzyılda, 20. yüzyılın
başlarında gerçekleşmiş. İçinde yaşadığımız çağda ne yazık ki bu denli ölümlü
maden kazaları artık yaşanmıyor. Sizin anlayacağınız Nazım Hikmet’in de dediği
gibi madenciler yüzü gözü kan içinde, elleri simsiyah, bir beyaz karyolada
hayata veda etmemeli (Memleketimden İnsan Manzaraları).
Bu notu da bir kenara bırakarak ve yaşamını yitiren tüm
madencilerimizi kalbimize gömerek yazımıza girelim. Bugünün anısına
madencilikle, maden işçiliği, madenci direnişleri, maden kazaları temalı
filmlere değinmek istiyorum.
Yazıya başlarken ilk aklıma gelen filmden başlayayım o
zaman. Germinal… Germinal Fransız yazar Emile Zola’nın 1884’te Kuzey Fransa’da
karın tokluğuna bile denemeyecek koşullarda çalıştırılan maden işçilerinin
grevini konu alan bir kitaptır. Zola grev başladıktan sonra maden bölgelerine
yaptığı gezide bir haftadan kısa bir sürede aldığı yaklaşık bin sayfalık notu
bir vahiy gibi okuyucularına sunmuştur. Bu kitaptan beş film yapıldığı şeklinde
bir bilgi varsa da benim izlediğim ve sanırım hepimizin bildiği Fransız
yönetmen Claude Berri’nin yönettiği ve başlıca rollerinde Renaud, Gérard
Depardieu, Miou-Miou’nun yer aldığı 1993 tarihli Fransız yapımı filmdir. Film
Fransa’da gişede en çok hasılat yapan on filmden biri olmuştur. Oldukça
başarılı olsa da kitaptaki atmosferi tam olarak yansıtmadığı ve bunun da
özellikle oyuncu seçiminden kaynaklandığı şeklinde eleştiriler var filme
ilişkin. Buna karşın özellikle filmin görüntü yönetmeni Yves Angelo filmdeki birçok
gece ve karanlık maden sahnelerinde etkileyici bir görsel üslup yakalamıştır.
Bizden bir filmle devam edelim listemize. Yönetmenliğini
Yavuz Özkan’ın yaptığı 1978 tarihli Maden filmi. Senaryosu da yine Yavuz Özkan
tarafından yazılan filmde başlıca rollerde ise Cüneyt Arkın, Tarık Akan, Hale
Soygazi, Meral Orhonsay, Halil Ergün gibi sinemamızın önemli isimleri
paylaşıyor. Filmde devrimci düşünceye sahip iki maden işçisi maden ocağındaki
kötü çalışma koşullarına karşı diğer işçileri örgütlemeye çalışırlar. Bu
çabaları sırasında maden ocağında yaşanan bir kazada işçilerin göçük altında
kalmasının da payı büyüktür. Filmin bir diğer özel yanı ise Zülfü Livaneli
tarafından yapılan müzikleri.
Sırada anlatacağımız en yeni tarihli film var. 2015 yapımı 33 filmi 2010 yılında Şili’deki San Jose madeninde iki aydan fazla mahsur
kalan otuz üç madenciyi, onların hayatta kalma mücadelelerini ve kurtarma
çalışmalarını anlatıyor. Gerçek bir olayı anlatan filmde de Soma faciasından tanıdığımız
ihmalleri görüyoruz. Yapılan uyarıları dikkate almayan bir patron, çalışmayan
telsizler, boş tıbbi malzeme kutuları, havalandırma tünellerinde olması gereken
ama olmayan merdivenler gibi. Maden şirketinin işçileri kurtarmak için herhangi
bir girişimde bulunmaması üzerine Şili Hükümeti aktif müdahale kararı alır. Patricia
Riggen tarafından yönetilen ve Mikko Alanne ve José Rivera tarafından senaryosu
yazılan filmin yapımcılığını Apocalypse Now'un da yapımcısı olan Mike Medavoy
yapmış. Filmin çekimlerine sırasında madenciler ve aileleri de katılmışlar.
Bir başka yerli yapım ise bir belgesel olan Derin Çığlık /
263. Belgesel ülkemizde yaşanan bir başka maden faciasını anlatıyor. 1992
yılında Zonguldak’ın Kozlu ilçesinde meydana gelen ve 263 madencinin yaşamını
yitirdiği grizu patlamasını konu alan belgeselin yönetmeni ise Metin Kaya.
Yönetmen filme ilişkin yaşanan trajedinin nedenini veya nasılını anlatmak
istemediklerini anlatmak istediklerinin bir Zonguldak öyküsü olduğunu söylemiş.
Belgeselde geçen süre içerisinde kazadan ders çıkarılıp çıkarılmadığına ilişkin
de yanıt aranıyor. Yönetmen Kaya, 1992 yılındaki kazada yüzden fazla işçinin
maskeleri olmadığı için zehirlenerek öldüğünü belirterek bugün hala maskeleri
olmadığı için zehirlenen ve ölen madenciler olduğunu ifade ediyor.
Evet, bir kez daha Soma’da, Kozlu’da veya dünyanın herhangi
bir yerinde maden ocaklarında yaşamını yitiren madencileri saygıyla anarak
yazımızı sonlandırıyoruz. Tek dileğimiz bu kazaların bir kez daha yaşanmaması.
Tabii sadece dilekle olmuyor. Yetkililer, sorumlular gereken önlemleri
almadıkça bu kazalar yaşanmaya devam edecektir. Vicdanımız ne zaman kar hırsımızın önüne geçecek belki o sabah daha güzel bir dünyaya uyanacağız.
Üç Yüz Bir ve Daha Nicesi… Saygıyla Anıyoruz
Reviewed by sineMakale
on
Mayıs 13, 2017
Rating:
Hiç yorum yok: