Aydın Sever – 30 Haziran 2017
Fight Club'ı (Dövüş Kulübü)
ilk izlediğim zamanı hatırlıyorum. Gerçekten çok etkilenmiştim. Sonrasında
sürpriz sonunu bilmeme rağmen defalarca izledim bu filmi.
Film yeraltı edebiyatının önemli
ismi Chuck Palahniuk'un romanından sinemaya uyarlanmıştı. Söylemleri ile yerleşik
düzene büyük bir başkaldırı niteliği taşıyan film, tüketici toplumuna sürekli
bir eleştiri sunuyordu.
Filmin (ya da romanın diyelim)
kişinin içsel yolculuğu, aradığı her şeyin kendisinde var olduğu ve başka
hiçbir şeye ihtiyacı olmadığı gibi Budist öğretiyle beslenen kendine has
imgeleri vardı.
Filmdeki en
büyük imge dövüş kulübüydü.
Bir
nevi insanın doğasına yolculuk için eğitim
fakültesi diyebiliriz bu kulübe.
Sadece erkeklerden oluşan ve her
akşam dayak yenilen bir kulüp. İnsanların dayak yedikçe dibe vurdukları ve
kendilerini buldukları bir oluşum diyelim. Tyler Durden'ın söylemleriyle ayakta
duran ve onun dediklerinin dışına kesinlikle çıkmayan bir kulüp.
Bu oluşumun üyelerinin bile
bilmediği bambaşka bir amacı daha vardı: Kredi kartı şirketlerinin bilgi işlem
ana binalarını bombalamak! Nedeni filmde de çok iyi ifade edildiği gibi tüketim
toplumunun sürekliliğini sağlamada ve işleyen diğer dişlileri de harekete
geçirmede kredi kartlarının önemli bir payı olması kuşkusuz. Bu da filmin
sonunda çok basit ve çok iyi bir şekilde ifade ediliyor.
- Neden bu binaları bombalıyoruz?
- Çünkü insanların kredi kartları
sıfırlanırsa her şey düzelir.
Filmdeki diğer bir imge ise
"sabun". Liposuction kliniklerinin çöplerinden çalınan atık yağların
daha sonra sabun yapılarak lüks mağazalarda satılması Dövüş Kulübü’nü ayakta tutan
önemli gelir kaynaklarından biri. Aynı zamanda hazırlanacak patlayıcılar için
de bir ham madde.
Bu imgelerle ve Tyler Durden'ın
önemli replikleriyle en sevdiğimiz filmler arasında yer alan Fight Club, görsel
yönüyle de mesleğe video kliplerle başlayan ve video klip estetiğinin önemli
temsilcilerinden biri olarak gösterilen David Fincher'ın yönetmenliği sayesinde
oldukça doyurucu boyutlara ulaşıyor. Filmin başrollerini ise Edward Norton ve Brad Pitt paylaşmışlar.
Bize de ara ara bu filmi izleyip
hafızamızdaki tazeliğini korumak düşüyor.
Yazıyı Pixies’den efsane bir
soundtrack eşliğinde filmden görüntülerle bitirelim. İyi seyirler…
Yerleşik Düzene Destansı Bir Başkaldırı: Dövüş Kulübü
Reviewed by sineMakale
on
Haziran 30, 2017
Rating:
Hiç yorum yok: