Hem bağımsız hem de gişe filmlerinin büyük ustası Martin
Scorsese'in birçok filminde olduğu gibi yine New York'ta geçen Taxi
Driver (Taksi Şoförü), sinema tarihinde benzeri olmayan bir başyapıttır.
1976 tarihli Taxi Driver, Robert de Niro'nun da
filmografisindeki en önemli filmlerden biridir. De Niro rolüne adapte olabilmek
için aylarca taksi şoförlüğü yapmıştır ve daha henüz 26 yaşındadır.
Filmde Cybill Shepherd'ı Travis'in
hoşlandığı kadın Betsy, Jodie
Foster'ı daha ilk rollerinden olan Iris ve en iyi karakter
oyuncularından biri olan Harvey Keitel'ı Iris'i pazarlayan
adam olarak izleriz.
Travis Bickle Vietnam savaşına katılmış, uyku sorunu çeken bu
yüzden gece gündüz çalışmak isteyen, arkadaşı olmayan, anti sosyal biridir. New
York'ta taksicilik yapan Travis, iş olsun yeter ki mantığıyla şehrin en ücra
köşelerine kadar gider. Bu psikolojik durumunda Vietnam Savaşı'na katılmış
olmanın da payı büyüktür. Savaş sonrası sivil hayata adapte olamamıştır.
Travis Bickle son derece yabancılaşmış biridir. Yalnız
kalmıştır. Toplumdan dışlanmıştır. Artık hayatta onu tatmin eden hiçbir şey
yoktur. Bir şekilde hayatındaki bu eksikliği gidermek istemektedir. Arkadaş ve
kadın yoktur hayatında. Bir nevi kent insanının yaşadığı bunalımdır
Travis'inki. Hoşlandığı bir kadını porno film izlemeye götürecek kadar dünyadan
bihaberdir.
Travis çalıştığı sırada şehrin hep kötü yanına şahit olur ve
zamanla kendi içinde kahramanlığa soyunarak şehirde rahatsız olduklarını
düzeltme isteği oluşur. Sonradan Iris'le 13 yaşında fahişelik yapan tanışır ve
kendindeki eksiklikleri onu bu hayattan kurtararak (bir nevi anti kahramanlığa
soyunarak) giderme çabası içine girer.
Film en büyük Oscar ayıplarından biridir. Oscar ne
Scorsese'ye ne senarist Poul Schrader’a ne de belki de
hayatının en iyi rollerinden birini çıkaran De Niro'ya uğramıştır.
Scorsese'in yönetmenliğinin zirvelerinden olan film, Bernard
Herman'ın müziğiyle New York'un ücra sokaklarından birinde, bir
taksinin içindeki şoförün anlamsız ve tiksinen bakışlarıyla başlar. Etraf
dumanlıdır. Görüntü, atmosfer ve müzik Travis'in ruh haline birebir uymaktadır
ve Scorsese bunu ne bir diyalog ne de bir dış ses olmadan daha filmin başında
kendine has sinema diliyle izleyiciye verir.
Başlangıçta Travis hoşlandığı kızın patronu olan senatörü öldürmeye soyunur. Fakat bu durumda toplumun gözünde bir katil olacaktır. Bunu beceremez zaten. Fakat Iris'i fahişe olarak pazarlayan adamı öldürünce kahraman olur ve gazetelere çıkar. Şimdi bu adam bir kahraman mıdır, yoksa bir katil mi? Yoksa sadece cahillik ve yalnızlık sonucu ne yaptığını bilmeyen, derin psikolojik sorunları olan biri mi? İşte karşımızda sinema tarihinin belki de en sorunlu tiplerinden biri durmaktadır: Travis Bickle…
Burada varılması gereken nokta Travis'in şehirdeki
rahatsızlıklarından "devlet" in ya da "iktidar"ın ne kadar
rahatsız olduğudur. Bu durum Travis'in ya da Travis gibilerin sorunu değildir.
Bu derinlemesine çözüm gerektiren bir sorundur. Fakat bu sorunlara olan
ilgisizlik böyle anti kahramanların doğmasına neden olmaktadır. Bu tarz
insanların kendini bu şekilde sorunlarından kurtarması ve kahraman ilan
edilmeleri toplumdaki en önemli kavramlardan ikisi olan adalet ve denetim
mekanizmasının işlemediğinin ciddi bir kanıtıdır ve Taxi Driver bu yönüyle
ciddi bir toplumsal eleştiri getirir.
Film toplumsal eleştirinin yanında yalnızlık ve yabancılaşma
gibi bireysel psikolojik sorunları da en uç noktalarda işler ve kafkaesk bir
yapısı vardır.
Taxi Driver’ın replikleri de çok özeldir. Travis'in ayna
karşısındaki efsane olan "are you
talking to me?" repliği ise unutulmazdır ve sinema tarihine geçmiştir.
Travis öylesine hastalıklı bir tiptir ki; kendi egosunu kendi kurduğu
cümlelerle inciterek aynada kendisini gaza getirir. Kendi kendine bir
"hiç" olduğunu sürekli dile getirerek içindeki değersizlik duygusunu
ve bunun sonucu oluşan kendini ispatlamaya yönelik her an patlayacak
dürtülerini ele verir. Bu sahne tamamen de Niro'nun doğaçladığı bir sahnedir.
İşte sinemaya "are
you talking to me?" olarak geçen sahne :
Benzersiz Bir Başyapıt: Taxi Driver
Reviewed by sineMakale
on
Temmuz 20, 2017
Rating:
Hiç yorum yok: