Roman Polanski'nin
psikolojik gerilim türünde şeytan konulu filmlerin öncüsü
kabul edebileceğimiz Rosemary's Baby – Rosemary’nin Bebeği, hemen hemen her türden film çekmiş olan yönetmenin en aykırı eseridir kuşkusuz.
Film bir psikolojik gerilimdir.
Dolayısıyla görsel efekti yoktur. Atmosferi hikayeyle birleştirip özellikle Rosemary
Woodhouse karakterini algılamayı gerektirir. Çoğu izleyicinin
beklentisini karşılamaz aslında. Sadece bu türe aşina olanların beğenebileceği
bir yapıttır. İzleyici Rosemary'nin gözünden bakarak ya da onun ruh halini
algılayıp objektif bir şekilde izlerse filmin tadına varabilir.
Rosemary's Baby kendisinden sonraki benzeri filmleri etkilemiş bir yapıttır.
Film Polanski'nin apartman üçlemesi
diye anılan psikolojik gerilimlerinin repulsion ile le locataire filmlerinin
kronolojik olarak ortasında yer alır. Aykırı yönetmen Polanski'nin Amerika'daki
ilk filmi olan Rosemary's Baby Amerikan toplumunun muhafazakarlığı düşünülürse
o döneme göre ciddi cesaret isteyen bir iştir.
Konusuna gelince… Rosemary (Mia Farrow) taşralı muhafazakar bir kızdır. Kocası Guy (John Cassavetes) ile beraber New York'a gelir. Guy'ın büyük hayalleri vardır. Ünlü bir oyuncu olmak istemektedir. Rosemary uzak dursa da Guy komşuları Castavet'ler ile iyi anlaşmaya başlar. Onlarla biraz fazla yakınlaşınca şeytan tarikatı mensubu olan Castavet'ler Guy'ın hırsını ve bencilliğini kullanarak Rosemary'e oyun oynarlar. Guy komşularıyla bir anlaşma yapar. Castavet'ler ona bir filmde istediği rolü alması için yardım ederler. Filmde oynayacak kişi aniden kör olur ve Guy rolü alır. Fakat bu yardımın karşılığı çok ağırdır. Komşuları Guy'dan karısının şeytanın oğluna annelik etmesini ister. Guy da bunu kabul eder. Daha sonrasında Rosemary şeytan tarafından hamile bırakılır. Konu çok fantastik olmasına rağmen hikaye filme o kadar güzel yedirilmiştir ki izleyici olan biteni gerçekmiş gibi algılar.
Film özellikle Rosemary
Woodhouse rolüyle gerçekten iyi bir iş çıkaran Mia Farrow ve Minnie
Castevet rolüyle belki de Farrow'dan daha iyi iş çıkaran ve yardımcı kadın
oyuncu Oscarına uzanan Ruth Gordon'ın oyunculuklarıyla göz
doldurur.
Filmin atmosferini soundtracki tamamlar.
Giriş kısmındaki müzikte ses Mia Farrow'un kendi sesidir.
Rosemary karakteri taşralı ve
katoliktir. Kocasının hırsları yüzünden büyük bir şehre gelmiştir. Saftır, temizdir,
İyi niyetlidir. İyi bir anne olmak için elinden ne gelirse yapar. Filmin
sonundaki beşiğe bakışı ise filmin en unutulmaz sahnesidir.
Filmin finalinde Polanski
psikolojik gerilimin en iyi yöntemlerinden olan "göstermeyip izleyiciye
bırakan ve onun hayal gücünden beslenen gerilim" ile bu yöntemin belki de
sinema tarihindeki en iyi kullanıldığı sahneyi çekmiştir. Çünkü hayatımız
boyunca duyduğumuz şeytana hatta onun oğluna dair bir hayal imgesel olarak bir
zirvedir.
Büyük cesaret isteyen bu filmi
çeken Polanski'nin talihi bu filmden sonra iyi gitmemiş ve filmden sonra Charles Manson ve çetesi tarafından hamile
karısı Shannon Tate öldürülmüştür.
İşte filmimizin son sahnesi:
Şeytan Filmlerinin Öncülü: Rosemary'nin Bebeği
Reviewed by sineMakale
on
Temmuz 18, 2017
Rating:
Hiç yorum yok: