Ve Coppola’nın kırk yıllık hayali “Megalopolis” Cannes’da izleyici ile buluştu. Öyle bir tutku ki şarap işinin bir kısmını satmayı bile göze almış.
Hasır şapkası, elinde bastonu ve kolunda torunu ile katıldığı Cannes’da on dakika alkışlanan Coppola’nın filmine eleştirmenlerin verdiği tepkiler ise karışık. Kimi benzersiz diyor, kimi karmaşadan ibaret olduğunu söylüyor. Beğenenler de her izleyici için uygun olmayabileceğini vurguluyor.
Megalopolis, retro-fütüristik bir alternatif gerçeklikte geçen bir bilim kurgu dramı. Filmde New York, Yeni Roma olarak adlandırılıyor ve yönetici sınıflar Roma isimlerine ve saç kesimlerine sahip, bazen toga giyiyor ve Madison Square Garden'da araba yarışlarını izliyor, bazen de sanki 1930'lar ya da 1940'lardan bir film noir'daymış gibi fötr şapka takıp gazete okuyor ve eski moda kameralar kullanıyorlar.
Filmin merkezinde, Adam Driver'ın canlandırdığı idealist mimar Cesar Catilina yer alıyor. Cesar, Nobel Ödülü kazandığı mucizevi yapı malzemesi Megalon'u kullanarak Yeni Roma'nın kalbinde yürünebilir bir şehir inşa etmek istiyor. Ancak, Belediye Başkanı Cicero (Giancarlo Esposito) ve zengin amcası Hamilton Crassus (Jon Voight) gibi çeşitli engellerle karşılaşıyor. Hikaye, Cicero'nun kızı Julia'nın (Nathalie Emmanuel) Cesar'a aşık olmasıyla daha da karmaşık hale geliyor.
Film, büyük bir bütçeye sahip olmasına rağmen, görsel olarak düşük kaliteli ve amatörce olduğu yönünde eleştiriler var. Yani ben izleyenlerin yalancısıyım. Böyle bir filmin oldukça görkemli olması beklenir değil mi? Ama kalabalık sahnelerinde yeterince figüran kullanılmadığı, görsel efektlerinse eski bir yapay zeka tarafından saniyeler içinde oluşturulmuş gibi olduğu söyleniyor. Diyaloglar anlamsız sözler, aforizmalar ve Shakespeare alıntılarından oluşuyor. Oyunculuklar ise, her ne kadar oyuncular Coppola'nın vizyonuna sadık kalsalar da, genel olarak abartılı ve uyumsuz bulunuyor.
Sonuç olarak, Megalopolis, Coppola'nın uzun zamandır hayalini kurduğu bir proje olabilir, ancak izleyicilerin sabrını zorlayacak kadar dağınık ve iddialı bir film olmuş. Coppola'nın bu filmi yapabilmiş olması harika, ancak film ne yazık ki beklenen kaliteyi karşılamıyor. Yine de sanatsal çılgınlıkları sevenler için akademik bir ilgi kaynağı olabilir ve kült bir takipçi kitlesi oluşturabilir.
Aşağıya filmin fragmanını da bırakıyorum. Merak eden bir göz atar.
Hiç yorum yok: