Alice Rohrwacher’in yönetmenliğini yaptığı ve 2018 Cannes Film Festivali’nde En İyi Senaryo ödülünü kazanan "Mutlu Lazzaro" (Lazzaro felice), modern sinemanın nadir cevherlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Film, masumiyetin zamansızlığını ve sosyal adaletsizliğin acımasız gerçeğini ustaca harmanlayarak izleyiciyi büyüleyici bir yolculuğa çıkarıyor.
Hikayenin Kalbi: Lazzaro ve Masumiyetin Portresi
Filmin merkezinde, genç ve saf bir çiftçi olan Lazzaro (Adriano Tardiolo) yer alıyor. Lazzaro, İtalya'nın kırsalında, soyutlanmış bir köy olan Inviolata’da yaşamaktadır. Bu köy, marjinalize edilmiş, yoksul bir topluluğun evi olup, Marchesa Alfonsina de Luna’nın (Nicoletta Braschi) kontrolü altındadır. Lazzaro’nun dünyası, masumiyetin ve iyiliğin simgesi olarak betimlenir; o, köydeki herkes tarafından kullanılmasına rağmen hiçbir zaman bu duruma karşı çıkmaz. Lazzaro’nun karakteri, adeta modern bir Aziz Francis veya Candide’dir; dünyayı olduğu gibi kabul eden, kötülüğe karşı saf ve dirençsiz bir figürdür.
Gerçek ve Fantezinin Sınırları
Film, Lazzaro’nun masumiyetinden yola çıkarak, gerçekliğin ve fantezinin sınırlarını sorgular. Rohrwacher, filmi iki ayrı döneme ayırarak anlatısal yapıyı karmaşıklaştırır ve izleyiciyi beklenmedik zaman sıçramalarına götürür. İlk bölüm, köyün feodal sistem altındaki yaşamını anlatırken, ikinci bölüm modern zamanlara sıçrar ve köylülerin kentteki yaşam mücadelesine odaklanır. Bu geçiş, zamanın akışkanlığı ve toplumsal değişimin kaçınılmazlığı hakkında derin bir metafor sunar. Lazzaro’nun değişmeyen masumiyeti, modern dünyanın acımasızlığına bir antitez olarak konumlanır.
Sinematografi ve Görsel Şiirsellik
"Mutlu Lazzaro", görsel anlatımın gücünü en iyi şekilde kullanan filmlerden biridir. Yönetmen Rohrwacher, kırsal İtalya’nın güzelliklerini, Luca Bigazzi’nin büyüleyici sinematografisiyle birleştirir. Her kare, adeta bir tablo gibi özenle işlenmiştir. Filmde kullanılan doğal ışık, mekanların gerçekçiliğini artırırken, pastoral manzaralar seyirciyi adeta bir masal diyarına götürür. Bu görsel şiirsellik, filmin büyülü gerçekçilik akımına olan bağlılığını pekiştirir.
Müzik ve Ses Tasarımı
Filmin müzikleri ve ses tasarımı da anlatının önemli bir parçasıdır. Marianelli’nin besteleri, hikayenin duygusal derinliğini ve karakterlerin içsel dünyalarını başarıyla yansıtır. Ses tasarımı ise, köy yaşamının doğal sesleriyle modern dünyanın kaotik gürültüsü arasında keskin bir kontrast oluşturur. Bu sessel dokunuşlar, izleyiciyi filmin atmosferine daha da yakınlaştırır.
Toplumsal Eleştiri ve Evrensel Temalar
"Mutlu Lazzaro", sadece bir karakterin hikayesi değil, aynı zamanda toplumsal adaletsizlik, sömürü ve dayanışma üzerine derin bir eleştiridir. Feodalizmin ve modern kapitalizmin ortak noktalarını, insan doğasının değişmez yanlarını vurgular. Rohrwacher, film aracılığıyla, toplumların değişen yüzlerine rağmen insanların temel değerlerinin ve zaaflarının nasıl sabit kaldığını ustaca gözler önüne serer.
Sonuç: Bir Masalın Ardında Yatan Gerçek
"Mutlu Lazzaro", izleyiciyi düşünmeye ve sorgulamaya teşvik eden bir yapım olarak sinema dünyasında özel bir yer edinmiştir. Alice Rohrwacher, bu filmde masumiyetin ve iyiliğin, dünyanın acımasız gerçekliği karşısındaki gücünü ve kırılganlığını poetik bir dille anlatır. Lazzaro’nun hikayesi, seyirciye modern dünyanın karmaşasında kaybolan insani değerleri hatırlatır ve yeniden düşünmeye davet eder. Sinema sanatının gücünü sonuna kadar hissettiren "Mutlu Lazzaro", kesinlikle kaçırılmaması gereken bir başyapıt.
Hiç yorum yok: